Yazmıştık:
Etkili eleman olarak görmediğiniz zaman daha baştan taraflı ve dogmatik yaklaşmış olursunuz.
T faktörüne nötr yaklaşıp deney yapılmalı. Deney sonucu eşitlik doğal yollardan sağlanamıyorsa orada T faktörü vardır.
yaptığımız deney, gözlem ve hesaplamalarda hiç bir etkisi yok.
Madde ile sınırlı deney, gözlem ve hesaplamalarda madde dışı bir varlığın etkisini gösteriyoruz, bilime felsefe katmakla suçluyorsunuz.
Deney ve gözlemlerle ulaşılan salt veriler anlamsızdır. Siz onu akıl ve mantık çerçevesinde değerlendirmeye tabi tutarsanız bu veriler anlam kazanır.
Karşınıza mantıksal zorunluluk olarak Yaratıcının çıktığı bilimsel veri değerlendirmelerinin neresi bilimsel/mantıksal olarak yanlış gösteremeyince erdemli insanlar gibi doğruya doğru demek gayet kolayken bilime felsefe karıştırmak gibi absürt bir suçlamayla sıyrılmaya çalışıyorsunuz.
Cümlendeki "çıkarımlar" sözüne dikkat et. Bu matematiksel mi? deneysel mi? gözlem mi?
Hepsi.
Ayrıca hipotez ile mantık kurallarını aynı kümeye sokuyorsan diyecek sözüm yok.
Saman adam safsatası.
Enzime gelince Enzimin kendiliğinden oluşamayacağını iddia etmekle bilimsel anlamda bu nasıl oluşuyor etkenler ne gibi şeyleri aynı kümeye sokarak saman adam safsatası yapıyorsun.
Saman adam safsatasıyla alakası yok.
Bir enzimin tesadüfen oluşma ihtimali nedir?
Canlının enerji üretebilmesi için gerekli reaksiyonlardaki enzimlerin biri bile eksik olsa reaksiyon tamamlanamaz ve enerji üretilmemiş olur. Gerekli tüm enzimlerin tesadüfen oluşma ihtimali nedir?
Ayrıca günde 10.000 defa yaşanacak radikal bileşik zararlarından hücrenin korunmasını sağlayan enzimlerin de enerji üretiminde gerekli enzimlerle birlikte hepsinin ilk oluşan canlı hücrede tesadüfen oluşma ihtimali nedir?
Bu ihtimale x dersek, hangi bilimsel/mantıksal neden(ler)le 1-x olasılığına karşılık x olasılığının gerçekleştiğini iddia ediyorsunuz?
Elektron gözlemleninceye kadar yok muydu? sorusu saçma bir soru.
Soruya saçma deyip kaçmışsınız ama soru tam da konunun özüyle ilgili.
Siz deney ve gözlemin bir şeyin varlık/yokluğuna ölçü olduğunu iddia ediyorsunuz. Oysaki elektron milyarlarca yıldır bizim deney ve gözlemlerimizden bağımsız olarak vardı.
Şimdi bana bir yerde çömlek var ve onu çıkartırken akıllı birisi yapmıştır ve bu analojiyi evrene uyarlayalım dersen bu bilim olmaz. Teleolojik argüman olur.
Siz kendi kafanıza göre Yaratıcıyı gösteren her veriyi bilimin dışına iterek bilimde T faktörünü gösteren her veriyi felsefik argüman olarak ilan edip sonra da kendi uydurduğunuz ölçüleri mutlak doğru kabul ederek bilimde T faktörü olmadığını iddia ediyorsunuz. Kısacası döngüsel argüman safsatası yapıyorsunuz.
Günce analitik felsefede teleolojik argümanlara karşı yazılmış yazıları ve makaleleri incelemeni tavsiye ederim.
Bu da ayrı bir kaçış taktığı. Madem argümanlarımızın neresi neden yanlış gösteren yazı ve makaleler var, istediğiniz yazı ve makaleden yararlanmanız serbest, buyrun argümanlarımızın neresi neden yanlış gösteriniz.
Doğa yasaları ve Tanrının etkilerini aynı anda gözlemleyip bu analoji yapa biliyor muyuz? Hayır.
Kanunların Occasionalisme dayanarak Tanrı tarafından gözlemsel ve bilimsel olarak ölçe biliyor muyuz? Hayır?
Siz hayır deyince şıp diye öyle oldu zaten.
Tüm deney ve gözlemlerimiz enzim olmadan canlılığın oluşamadığını ve devam etmediğini, enzimin de doğada kendiliğinden oluşmadığını gösteriyor.
Demek ki “hayır” cevabınız yanlış.
Teleolojik argümanlarını bilim kapsamına sokup kendi öznel yorumunla benim o dediğime öznel yorumun demenden utanman lazım.
Sizin hiçbir mantıksal gerekçe olmadan T faktörünü kendi öznel yorumunuzla bilim dışı ilan etmeniz normal ama bizim T faktörünü gerekliliğini gösteren bilimsel verileri yazmamız utanılacak şey, öyle mi?
İlla Tanrı konusu konuşulacaksa bu bilimin değil felsefenin işi. Hala sapla samanı karıştırıyorsun.
Sizin mantığınıza göre kütle çekim kanununun kendisini deney ve gözleme tabi tutamadığımız için, varlığını gösteren bilimsel veriler olsa da varlığı sonucuna ulaşmak bilim dışıdır ve felsefenin işidir.
Newton dahil hepimiz bu sonuca felsefe yoluyla ulaştık ve bilim dışına çıktık. Aslında bilimde kütle çekim kanunu diye bir şey yok, bu felsefenin konusu.
Düzenden ve yasalardan bahsedip sonra böyle zorunluluk yok diyorsan kendi bacağına sıkıyorsun.
Düzen ve yasa olması için sizin uydurduğunuz zorunluluklar olması şart değil.
Siz kendinizi Tanrı zannediyorsunuz haberiniz yok.
Peki Oksijenin aslında zararda verdiğini biliyor musun?
Ad hominem (insan karalama) safsatası yapıyorsunuz.
Zaten elinizde safsatadan başka hiçbir şey yok.
Canlıyı koruyan mekanizmalar olmadan canlının hayatta kalmasının mümkün olmadığını yazarken işte bu radikallerden bahsediyorum zaten. Ya okumuyorsunuz ya da okuduğunuzu anlamıyorsunuz.
T faktörünü denkleme yazmadan ilk oluşan canlının bu tarz radikallerden korunma ihtimali yok.
Ayrıca bilim Güneş sisteminden, dolaşım sisteminden vs bahsederken siz bilime göre düzenin ve amacın yokluğunu iddia ediyorsanız sizi en yakın sözlüğe havale edip geçerim.
Kelimelere kendi uydurduğunuz anlamları yükleyip, kendi uydurduğunuz ölçülerle dilediğiniz şeyi bilim dışı ilan edip sonra da bilim şunu diyor vs diye ahkam keserek kendinizi komik duruma düşürüyorsunuz.