Kuranda kölelikle ilgili toplasanız binlerce ayet içinde 10 tane ancak çıkar. Kuran köleliği emretmez aksine hürriyete kavuşturulmalarını teşvik eder. Zaten Kurandaki kölelikle ilgili ayetlerin çoğu da bununla ilgilidir:
İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir. (Bakara 177)
Allah, kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz, fakat bilerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Bunun da keffâreti, ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden on fakire yedirmek, yahut onları giydirmek, yahut da bir köle azat etmektir. Bunları bulamıyan üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerinizin keffâreti işte budur. Yeminlerinizi koruyun (onlara riayet edin). Allah size âyetlerini açıklıyor; umulur ki şükredersiniz! (Maide 89)
Sadakalar (zekâtlar), Allah’tan bir farz olarak ancak fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslâm’a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular içindir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe 60)
Kadınlarından zıhar yaparak ayrılıp sonra da söylediklerinden dönecek olanlar, eşleriyle birbirlerine dokunmadan önce, bir köle azat etmelidirler. İşte bu hüküm ile size öğüt veriliyor. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. (Mücadele 3)
“Ona hayır ve şer yollarını göstermedik mi? Fakat o sarp yokuşu aşmaya çalışmadı. Böyle yaparak verilen nimetlerin şükrünü eda etmedi. Sarp yokuş, bilir misin nedir? Sarp yokuş: bir köleyi, bir esiri hürriyetine kavuşturmaktır. Kıtlık zamanında yemek yedirmektir. Yakınlığı olan bir yetimi, ya da yeri yatak, (göğü yorgan yapan, barınacak hiçbir yeri olmayan) fakiri doyurmaktır. Hem sarp yokuş: Gönülden iman edip, birbirlerine sabır ve şefkat dersi vermek, sabır ve şefkat örneği olmaktır. İşte hesap defterleri sağ ellerine verilecek olanlar bunlardır.” (Beled 90/10-18).
Her çağa hitap edebilmek için toptan kaldırmamıştır. O gün kölelik vardı, yakın zamana kadar da vardı. İlerde belki yine olur bilmiyoruz. Tabii ki olmamasını dileriz ama olursa da onların hukukunu korumak için de belli hükümler olmalı. Hristiyanlıkta savaş hükümleri olmadığı için, hiçbir sınırlama yoktur. Bu da çok büyük katliamlara sebep olmuştu. İslam savaş hükümleri getirerek bir çerçeve çizmiş, bu hükümler uygulandığı zaman katliamların önüne geçmiştir.
Namaz hükümlerinin namaz dışında uygulanmadığı gibi kölelik hükümleri de köleliğin olmadığı zaman uygulanmaz. İnsanlar her an namaz kılmadığı için bu durum Kuranın evrenselliğine zarar vermediği gibi, kölelikle ilgili hükümlerin kölelik olmadığı zaman uygulanmaması Kuranın evrenselliğine zarar vermez.
İslam öncesi devirlerden kalma kölelerin de birden serbest bırakılması sosyolojik ve psikolojik olarak yanlış olur. Hürriyet nedir, meslek nedir, bütçe idaresi nedir bilmeyen insanlar birden sokağa bırakılırsa suç patlaması olur. Köleler Sudan çıkmış balığa döner. Zaten Amerika’da birden kölelik yasaklanınca birçok köle eski sahiplerine geri dönmek istemiştir.
İslam, rehabilite edilen ve özgürlüğe hazır hale getirilmesi neticesinde kölelerin azad edilmesini teşvik etmiştir.
Toptan kaldırmak ancak yakın tarihte olduğu gibi bütün insanlığın alacağı kararla olur. Yarın bu durumun bozulup tekrar köleliğin gelmeyeceğini bilmiyoruz. Tabi ki olmasını istemeyiz. Diğer devletler sizin vatandaşınızı köleleştirirken siz ne yapabilirsiniz ki, sonuçta küçücük bir toplumdan bahsediyoruz. Ayrıca savaş esirlerini tutacak hapishane yok. Ömür boyu besleyip hiç çalıştırmamak, ekonomik anlamda ciddi külfet. Çalıştırdığınız anda zaten köle olmuş oluyorlar. Hapishane yerinde evinizde barındırıyorsunuz, yediğinizden yedirip, giydiğinizden giydiriyorsunuz, yapabileceğinden ağır iş veremiyorsunuz. Bu şartları düşününce günümüzdeki işçiler, Müslümanların köleleri kadar iyi yaşamıyor.
Çağına ayak uydurmayıp çağının ötesinde şeyler söylemiştir:
İslâm dini her şeyden önce köleliği yalnız savaş esirlerine münhasır kılmış, diğer kaynaklara izin vermemiştir. Bunun yanında bazı günahların kefâreti olarak köle âzadını şart koşmak suretiyle köleler için hürriyete kavuşma yollarını çoğaltmıştır.
(Mâide, 5/89; Mücâdele, 58/3)
Yalnız İslâm hukukunda görülen bir uygulama olarak da devlet, gelirlerinin belirli bir bölümünü köle âzadına tahsis etmiştir.
(Tevbe, 9/60)
Bunların ne ölçüde ileri ve insanî bir anlayışı yansıttığını, çağının ötesinde şeyler olduğunu anlamak için İslâm toplumundaki kölelerle diğer toplumlarda -özellikle yakın zamana kadar Amerikan toplumunda- yer alan kölelerin yaşayışlarının karşılaştırılması yeterli olacaktır.
https://sorularlaislamiyet.com/isla...oylediniz-bu-tedbirler-nelerdir-kolelik-0?amp