Başlangıcı düşünüyorum. İlki, evveli, tözü. Aslında aklın algılaması imkansız gibi gözükse de aklım ile vardığım sonuç şu. Aslında başlangıç ve son ayrı değil, bitişik. Algımız ile ayrı olduğunu zannediyoruz sadece. Çünkü aklımız için çok karmaşık ve biz daha az karmaşığa indirgeyerek kademe kademe algılıyoruz. Karmaşıklıklar arasındaki kademeli geçişi de zaman olarak adlandırıyoruz. Aklımız bu karmaşıklığı çözebilseydi algılamak için zamana ihtiyaç duymaz belki de zamanı daha farklı tanımlar ya da hiç tanımlamazdık. Bu yazdıklarımı ilk okuyuşta anlamak zor ama kafamdaki örnekleri tam aktarabilirsem anlayanlar olacaktır diye düşünüyorum. Dini çıkarım veya güzelleme yapacak arkadaşlar laf cımbızı yapıp cevap yazmazlarsa sevinirim tamamen akıl yürütmesidir ve kendi argümanlarım ve örneklemelerimdir.
Şimdi toprağa bir domates tohumu ektiğimizde kademe kademe değişiyor ve tohumdan fideye dönüyor ve ürün veriyor ve bu ürünün her birinde onlarca tohum mevcut. Aynı şekilde evrenin tamamında kademe kademe bir değişim var. Büyük patlama bir çekirdeğin yokluk toprağında veya bilmediğimiz bir boyuttaki fideye dönüşümü ve biz buna evren diyoruz. Bir ağacın yüzlerce dalı ve her dalda onlarca meyvesi var. Bizim evrenimiz o meyvelerden sadece bir tanesi. Yeterli olgunluğa ulaştığında dalından kopacak ve toprağına düşecek. Sonra bu toprağa binlerce evren tohumu bırakacak. İşte ben evrenler yetiştiren o toprağı enerjinin salt hali yani bir töz olarak düşünüyorum. Varlığı kendiliğinden olan ama asla tanrı diyemeyeceğim bir töz. Neden tanrı değil onu da şu örnekle anlatmak istiyorum. Tamamen benzetme amaçlı olarak kullanacağım çünkü bu tözü algılayıp tanımlayabilmem mümkün değil. Salt ve saf enerji olarak düşündüğümü açıklamıştım. Örneğimde saf bir maden olarak tanımlayacağım. Şimdi bu maden tarlasının ortasında o madenden oluşan iki cisim görseniz ve şekillerinden dolayı birinciyi tava diğerini yapay zekaya sahip ileri seviye işlem gücü olan bir robot olarak tanımlasanız birinci tanıma çok fazla itirazın olmayacağı kesin ama ikinci tanım için olmaz öyle şey imkansız şeklinde sayısız itiraz gelir. İşte tam bu noktada neyden oluştuğunu bilmemize rağmen tözü maden olan iki cisim yani tava ve robot için robota imkansız diyebilirken robottan sonsuz kat karmaşık olan her şeyi yaratan her şeyi işiten her şeyi gören her şeye gücü yeten şeklinde bir tanrıya inanabiliyoruz? Hele ki tanrının şekli, yapısı ve oluşumu hakkında hiç bir fikir beyan edemezken sonsuz güçlü diyebiliyoruz. Kısaca varlığı kendinden olan sonsuz güçlü bir tanrının töz olma ihtimali 1/sonsuzdur. Yani sıfırdır. Ancak varlığı kendisinden olan yani hep olan tözü salt bir enerji olarak düşünmek ve bilim ile bu enerjiyi yaklaşabilmek daha gerçektir ve deney ile sorgulanabilir ve bu evreni oluşturan töz olma ihtimali 0 dan büyüktür. Yukarı da yazdığım gibi evrenler yaratan bir salt bir enerji tarlası var ve bu tarlada sayısız evren ağacı ve her ağaçta sayısız evren dalı ve her dalda sayısız evren meyvesi ve her meyvede de sayısız evren tohumu var. İşte bizim evrenimiz o tohumlardan sadece birinden doğdu ve olgunlaşmakta. Bu doğuma bilim Big Bang diyor. Olgunlaşmayı ise genişleme olarak tanımlıyor. Evet yeterince genişleyip olgunlaşırsa evrenimiz dalından kopacak ve o salt ve saf enerji tarlasına binlerce, milyonlarca belki de milyarlarca tohum bırakacak. O tohumlardan ise nur topu gibi yeni Big Bang'ler ile evrenler doğacak. O evrenlerin birinde bir kopyamız muhakkak olacak. Tıpkı bizim evrenimizin kopan bir evrendeki tohum olması gibi. Bizler o kopan evrenlerdeki birer kopyayız ve yeni kopyalara gebeyiz.
Şimdi toprağa bir domates tohumu ektiğimizde kademe kademe değişiyor ve tohumdan fideye dönüyor ve ürün veriyor ve bu ürünün her birinde onlarca tohum mevcut. Aynı şekilde evrenin tamamında kademe kademe bir değişim var. Büyük patlama bir çekirdeğin yokluk toprağında veya bilmediğimiz bir boyuttaki fideye dönüşümü ve biz buna evren diyoruz. Bir ağacın yüzlerce dalı ve her dalda onlarca meyvesi var. Bizim evrenimiz o meyvelerden sadece bir tanesi. Yeterli olgunluğa ulaştığında dalından kopacak ve toprağına düşecek. Sonra bu toprağa binlerce evren tohumu bırakacak. İşte ben evrenler yetiştiren o toprağı enerjinin salt hali yani bir töz olarak düşünüyorum. Varlığı kendiliğinden olan ama asla tanrı diyemeyeceğim bir töz. Neden tanrı değil onu da şu örnekle anlatmak istiyorum. Tamamen benzetme amaçlı olarak kullanacağım çünkü bu tözü algılayıp tanımlayabilmem mümkün değil. Salt ve saf enerji olarak düşündüğümü açıklamıştım. Örneğimde saf bir maden olarak tanımlayacağım. Şimdi bu maden tarlasının ortasında o madenden oluşan iki cisim görseniz ve şekillerinden dolayı birinciyi tava diğerini yapay zekaya sahip ileri seviye işlem gücü olan bir robot olarak tanımlasanız birinci tanıma çok fazla itirazın olmayacağı kesin ama ikinci tanım için olmaz öyle şey imkansız şeklinde sayısız itiraz gelir. İşte tam bu noktada neyden oluştuğunu bilmemize rağmen tözü maden olan iki cisim yani tava ve robot için robota imkansız diyebilirken robottan sonsuz kat karmaşık olan her şeyi yaratan her şeyi işiten her şeyi gören her şeye gücü yeten şeklinde bir tanrıya inanabiliyoruz? Hele ki tanrının şekli, yapısı ve oluşumu hakkında hiç bir fikir beyan edemezken sonsuz güçlü diyebiliyoruz. Kısaca varlığı kendinden olan sonsuz güçlü bir tanrının töz olma ihtimali 1/sonsuzdur. Yani sıfırdır. Ancak varlığı kendisinden olan yani hep olan tözü salt bir enerji olarak düşünmek ve bilim ile bu enerjiyi yaklaşabilmek daha gerçektir ve deney ile sorgulanabilir ve bu evreni oluşturan töz olma ihtimali 0 dan büyüktür. Yukarı da yazdığım gibi evrenler yaratan bir salt bir enerji tarlası var ve bu tarlada sayısız evren ağacı ve her ağaçta sayısız evren dalı ve her dalda sayısız evren meyvesi ve her meyvede de sayısız evren tohumu var. İşte bizim evrenimiz o tohumlardan sadece birinden doğdu ve olgunlaşmakta. Bu doğuma bilim Big Bang diyor. Olgunlaşmayı ise genişleme olarak tanımlıyor. Evet yeterince genişleyip olgunlaşırsa evrenimiz dalından kopacak ve o salt ve saf enerji tarlasına binlerce, milyonlarca belki de milyarlarca tohum bırakacak. O tohumlardan ise nur topu gibi yeni Big Bang'ler ile evrenler doğacak. O evrenlerin birinde bir kopyamız muhakkak olacak. Tıpkı bizim evrenimizin kopan bir evrendeki tohum olması gibi. Bizler o kopan evrenlerdeki birer kopyayız ve yeni kopyalara gebeyiz.