- Mesajlar
- 1,999
- Çözümler
- 1
- Tepki puanı
- 2,340
- Düşünce
- Ateist
Dunkirk
Film Fransa’nın Dunkirk sahilinde Almanlar tarafından sıkıştırılan çokça sayıdaki İngiliz askerinin kurtarılmasını konu ediniyor.
Nolan, sıradanların dışında bir film çıkartmaya çalışmış ve fikrimce başarılı olmuş. Benim filmlerde ilk baktığım şey, hepsinden önce ses kalitesi ve detaylarıdır. Filmin ses kalitesi zaten güzel. Ayrıca ses efektlerinden olabildiğince güzel yararlanılmış. Film bir savaş gerilimi filmi ve ses efektleri sayesinde kendinizi bu atmosferde hissedebiliyorsunuz. Sesin detayları da benim için önemli olduğundan, ses konusuna yüksek puan veririm. Ayrıca filmin müzikleri genelde tekdüze, sürekli artan tempo ve desibelle seyircide gerilim hissi uyandırmaya çalışılmış. Bu da başarılı olmuş. Bazı sahnelerde müzik sesi çok yüksek olmasına rağmen sahneyi bastırmamış.
Filmin ortamları, aksesuarları ve kostümleri kendini hiç ele vermemiş. Gayet güzel ayarlanmış. Kamera açıları ayrıca güzel ancak burada sıradanın dışında bir şey yok. Görüntü yönetmeni farklı bir şeyler denememiş. Genel geçer kamera açıları kullanılmış. Kamera açılarını pek beğendiğimi söyleyemem.
Filmde diyaloglar olabildiğince az tutulmuş. Örneğin Tarantino filmlerinde konu dışı bile olsa sürekli sohbetle seyirci ekrana bağlanır. Dunkirk’ te ise bunun tersi denenmiş. Replikler çok az. Hatta en çok gördüğümüz karakterlerden biri sadece bir kere konuşuyor. Konuşma olmadan, görüntülerle ekrana bağlamaya çalışılan bir film. Efektler ve mimikler ekrana bağlıyor evet ama; görüntü açılarındaki sıradanlık bende bazı sahneleri ileri sarma isteği uyandırdı.
Filmde üç ayrı hikâye, eş zamanlı olmadan anlatılmış. Filmin konusunu filmin sonlarına yaklaşmadan tam olarak oturtmanız pek mümkün değil. Bir puzzle gibi örülmüş bir olay akışı var. Yönetmen size parçaları rastgele sunuyor ve bunları film sonunda birleştiriyor. Bu da sizi ekrana bağlamaya yetiyor.
Bu filmi izlerken güzel bir savaş filmi olduğunu düşünerek başlıyorsanız; başlamayın. Çünkü Dunkirk bir savaş filmi değil. Ayrıca bir karakter gelişimi de söz konusu değil. Karakterler filmin başında ne ise; sonunda da o. Film daha çok savaştan kurtulmaya çalışan, çaresiz insanların psikolojisini yansıtmaya çalışmış. Bunu tam verdiğini söyleyemem. Ayrıca gerçeklikten uzak kısımları var. Nolan, savaşın acımasızlığını beyaz perdeye tam aktaramamış maalesef. Ancak insanların hayatta kalma içgüsüne ve savaş buhranına uğrayan askerlerin durumunu anlatırken daha başarılı olmuş. Ki burada da pek başarılı olduğunu söyleyemem çünkü filmin bu yönleri izlerken bana eksik hissettirdi. Oyuncuların performansı gayet yerindeydi ona söylenecek bir şey yok.
Filmde en beğendiğim şey ise, her filmde illa bir köşeye sıkıştırılmaya çalışılan, sanki filmlerin olmazsa olmazı gibi davranılan o şey: Aşk. Filmde kırıntısı yok. Bu da onu sıradanların dışına çekmeyi başarmış. Eğer bir filmde bir köşeye aşk sıkıştırılmamışsa o filmin güzel olma ihtimali yüksektir.
Ayrıca süresiyle (1 saat 40 dakika) gayet şey anlatmayı başarmış. Süre olarak bakarsak çerezlik bir film ancak içeriği çok daha yoğun. Bazen konu yavaş ilerliyor hissiyatı verebilir ancak aslında konu hızlı ilerliyor. Bu süreye bu kadar konu sığdırırsanız yoğunluk size yavaşlık hissi verebilir bu normal. Bu konuda başarılı olmuş.
Kısaca film başarılı. 10 üzerinden 7 veririm.
Film Fransa’nın Dunkirk sahilinde Almanlar tarafından sıkıştırılan çokça sayıdaki İngiliz askerinin kurtarılmasını konu ediniyor.
Nolan, sıradanların dışında bir film çıkartmaya çalışmış ve fikrimce başarılı olmuş. Benim filmlerde ilk baktığım şey, hepsinden önce ses kalitesi ve detaylarıdır. Filmin ses kalitesi zaten güzel. Ayrıca ses efektlerinden olabildiğince güzel yararlanılmış. Film bir savaş gerilimi filmi ve ses efektleri sayesinde kendinizi bu atmosferde hissedebiliyorsunuz. Sesin detayları da benim için önemli olduğundan, ses konusuna yüksek puan veririm. Ayrıca filmin müzikleri genelde tekdüze, sürekli artan tempo ve desibelle seyircide gerilim hissi uyandırmaya çalışılmış. Bu da başarılı olmuş. Bazı sahnelerde müzik sesi çok yüksek olmasına rağmen sahneyi bastırmamış.
Filmin ortamları, aksesuarları ve kostümleri kendini hiç ele vermemiş. Gayet güzel ayarlanmış. Kamera açıları ayrıca güzel ancak burada sıradanın dışında bir şey yok. Görüntü yönetmeni farklı bir şeyler denememiş. Genel geçer kamera açıları kullanılmış. Kamera açılarını pek beğendiğimi söyleyemem.
Filmde diyaloglar olabildiğince az tutulmuş. Örneğin Tarantino filmlerinde konu dışı bile olsa sürekli sohbetle seyirci ekrana bağlanır. Dunkirk’ te ise bunun tersi denenmiş. Replikler çok az. Hatta en çok gördüğümüz karakterlerden biri sadece bir kere konuşuyor. Konuşma olmadan, görüntülerle ekrana bağlamaya çalışılan bir film. Efektler ve mimikler ekrana bağlıyor evet ama; görüntü açılarındaki sıradanlık bende bazı sahneleri ileri sarma isteği uyandırdı.
Filmde üç ayrı hikâye, eş zamanlı olmadan anlatılmış. Filmin konusunu filmin sonlarına yaklaşmadan tam olarak oturtmanız pek mümkün değil. Bir puzzle gibi örülmüş bir olay akışı var. Yönetmen size parçaları rastgele sunuyor ve bunları film sonunda birleştiriyor. Bu da sizi ekrana bağlamaya yetiyor.
Bu filmi izlerken güzel bir savaş filmi olduğunu düşünerek başlıyorsanız; başlamayın. Çünkü Dunkirk bir savaş filmi değil. Ayrıca bir karakter gelişimi de söz konusu değil. Karakterler filmin başında ne ise; sonunda da o. Film daha çok savaştan kurtulmaya çalışan, çaresiz insanların psikolojisini yansıtmaya çalışmış. Bunu tam verdiğini söyleyemem. Ayrıca gerçeklikten uzak kısımları var. Nolan, savaşın acımasızlığını beyaz perdeye tam aktaramamış maalesef. Ancak insanların hayatta kalma içgüsüne ve savaş buhranına uğrayan askerlerin durumunu anlatırken daha başarılı olmuş. Ki burada da pek başarılı olduğunu söyleyemem çünkü filmin bu yönleri izlerken bana eksik hissettirdi. Oyuncuların performansı gayet yerindeydi ona söylenecek bir şey yok.
Filmde en beğendiğim şey ise, her filmde illa bir köşeye sıkıştırılmaya çalışılan, sanki filmlerin olmazsa olmazı gibi davranılan o şey: Aşk. Filmde kırıntısı yok. Bu da onu sıradanların dışına çekmeyi başarmış. Eğer bir filmde bir köşeye aşk sıkıştırılmamışsa o filmin güzel olma ihtimali yüksektir.
Ayrıca süresiyle (1 saat 40 dakika) gayet şey anlatmayı başarmış. Süre olarak bakarsak çerezlik bir film ancak içeriği çok daha yoğun. Bazen konu yavaş ilerliyor hissiyatı verebilir ancak aslında konu hızlı ilerliyor. Bu süreye bu kadar konu sığdırırsanız yoğunluk size yavaşlık hissi verebilir bu normal. Bu konuda başarılı olmuş.
Kısaca film başarılı. 10 üzerinden 7 veririm.