Aksine daha önce savaşmamış olsa tahmin edilebilirliği daha güçlü olurdu. Çünkü son savaştan sonra Rumlar bitme noktasına geldi.
Bitme noktasına gelen; hatta başkentini taşımayı düşünüp dağılma noktasına gelen Rumların bir kaç yıl içinde toparlanıp, İranlılarla yeniden savaşacağını ve yeneceğini söyleyip, üstüne savaşın yerini bile söylemesi bir insanın tahmin gücünü aşar.
Mülkün sahibi Allahtır, ister net zaman verir, isterse birkaç yıl içinde der. Burada Allah bir kaç yıl içinde demeyi murad buyurmuş. Zaten bir kaç yıl içinde bütün bunların olacağını ön görmek de insan gücünü aşar.
Ayrıca Kurandaki bırakın kelimeleri hiçbir harf dahi boşuna kullanılmış değildir. Bir kaç yıl içinde yerine net tarih verilse ayetin ebced değeri değişirdi. Oysa ki ebced hesabıyla İbn Berrecan tam da bu ayetlerden Kudüsün tekrar geri alınacağını net tarih vererek haber veriyor ve vefatından yaklaşık 40 yıl sonra tam da haber verdiği tarihte Kudüs geri alınıyor. Bu bile tek başına Kuranın Allah kelamı olduğuna delildir. Çünkü hiçbir insan yazdığı kitaba gelecekte olacak olayların ebced hesabı ile tarihlerini yerleştiremez.
Rum Suresi, Romalıların yenildiği, 616 yılında inmiştir. Romalılar, 622’de karşı harekete geçmişler, Bedir zaferinin de tarihi olan 624’te galebe çalmaya başlamışlar ve 625-627’de kesin zaferi elde etmişlerdir. (Doğrul, Tanrı Buyruğu, 636-638)
Hicretten yedi yıl önce, Peygamberliğin yedinci yılı Kur’an, bu haberi verirken açıkça dokuz yıl demeyip, “birkaç yıl” anlamına gelen kapalı bir ifade kullanması, olaya, uygunluk bakımından bir derinlik, kapsamlı ve geniş bir anlam vermiştir. Böylece hem galibiyet süresi olan üç yıla, hem yenilgi sonrasından, Bedir gününe rastlayan ilk galibiyete kadar olan yedi yıla, hem de kesin galibiyet süresi olan dokuz yıla uygun düşebilecek bir işaret vermiş bulunuyor. Eğer bunlardan birisi açıkça ifade edilmiş olsaydı, olayın bütün safhaları gösterilmiş olmaz ve dolayısıyla bu kapsamlı icaz tarzı bulunmazdı.
Bir kaç sene içinde demek bile bir insanın gücünü aşar.