Bu tür yeminli meminli belagaaaat(!) mucizelerini her gördüğümde gülesim gelir.

Bu kitap, ben insan ürünüyüm diye ădeta haykırıyor.
Efendim; Eliiif, Laaaam ve Miiiim diyerek, şimdilik sıvıştım.
Madem insan ürünü bir benzerini getirin Kur'an-Kerim indirildiği zaman belagat ustaları olan araplara meydan okudu.Onlar belagatle cevap vermeyip zor olan yolu(yani kılıçla savaşmayı) seçtiler.
Hatta, bedevî bir edip,
ayeti okunurken, işittiği vakit secdeye kapanmış.
Ona dediler: "Sen Müslüman mı oldun?"
O dedi: "Yok, ben bu âyetin belâgatına secde ettim."
Hatta müşrikler gece gizli gizli gidip Kur'an dinlerlermiş.Ebû Süfyân Sahr bin Harb, Ebû Cehil Amr bin Hişâm ve Ahnes bin Şerik bu uç lider
bir gece birbirlerine duyurmadan, gidip Peygamberimiz -aleyhisselâm-’ın okuduğu Kur’ân’ı dinlemek için evlerinden süzülüp çıktılar. Oldukça sessiz hareket edip, kimseye görünmeden giderek, her biri bir yere sindi. Peygamberimiz -aleyhisselâm-’ın evinin yakınına sokulan bu üç liderin hiçbiri, arkadaşlarının da orada sindiklerini bilmiyordu!
Peygamberimiz -aleyhisselâm-, özellikle gece namazlarında uzunca Kur’ân okurdu. Yine öyle yaptı. Bu gece daha uzunca okuduğu hâlde, bu üç müşrik lider büyük bir zevkle dinlediler. Zaten oraya Peygamberimiz’in geceleyin evinde namaz kılarken okuduğu Kur’ân-ı Kerîm’i dinlemek için gelmişlerdi.
Kur’ân-ı Kerîm’e kendilerine kaptıran üç lider, gece boyu O’nu dinlediler! Kimse görmeden tan yeri ağarırken, yerlerinden yine sessizce ayrılıp çıktılar ki, bir anda karşılaştılar:
–Ne yapıyorsun sen burada?
–Sen ne yapıyorsun peki?
–Ya sen?
Birbirlerine önce böyle çıkıştılar, sonra da yine birbirlerini kınadılar:
–Bir daha buraya gelip dinlemeyelim! Eğer bizi burada birisi görmüş olsa, muhakkak onun kalbine şüphe düşürmüş oluruz! Yok, hayır; bir daha böyle bir şey yapmayalım!
Böyle karar verip, yine kimseye görünmeden oradan ayrıldılar ve evlerine gittiler. Fakat merakları iyice artmıştı. Dün gece dinledikleri şeyler çok hoşlarına gitmişti. Artan bu meraklarını yenemeyerek ikinci gece olunca, onlardan her biri, yine aynı yere, birbirlerinden habersiz olarak tekrar gidip sindiler.
Peygamberimiz -aleyhisselâm-’ın okuduğunu dinleyerek gecelediler. Tâ ki tan yeri ağarıncaya kadar! Sabah olur olmaz ortalık tamamen aydınlanmadan oradan ayrılıp evlerine dönüyorlardı ki, yine karşılaştılar!
Bu hareketlerinin hiç de iyi bir şey olmadığını ileri sürerek, önceki gece birbirlerine söyledikleri sözleri tekrarladıktan sonra oradan ayrıldılar. Fakat ikinci defa dinledikleri Kur’ân, onlara daha çok etki etmişti. Meraklarını da büsbütün artırmıştı. Birbirlerine kesin söz vermiş olmalarına rağmen, üçüncü gece olunca, yine, onlardan her biri evlerinden gizlice çıkıp gelerek Peygamberimiz -aleyhisselâm-’ın okuduğu Kur’ân ile gecelediler. Tan yeri ağarıp ortalık aydınlanmaya başlayınca, yine gizlice evlerine gitmek için sindikleri yerlerinden çıkınca bir anda karşı karşıya geldiler! Gecenin sabaha döndüğü sırada bir anda karşı karşıya gelince birbirlerini tanıyamayıp suçlandılar:
–Yakalandık!
–Kur’ân dinlerken yakalandık!
–O’nu dinlerken yakalandık!
Ardından birbirlerini tanıyınca önce sinsi sinsi gülüştüler, sonra da bu işi burada bitirip kapatmayı düşündüler:
–Bir daha buraya gelip O’nu dinlemeyeceğimize and içmedikçe buradan ayrılmayalım!
–Bizi böyle görenler ya da duyanlar ne derler?
–«Kur’ân dinlerken yakalandılar!» derler herhâlde!
–Öyleyse and içelim!
–Bir daha buraya gelip Kur’ân dinlemeyeceğiz!
Karşılıklı yeminler edip and içtikten sonra, yine kimseye görünmeden evlerinin yolunu tuttular.
Sen belagatten mi bahsediyorsun.Ebu cehil bile Kur'an'ın belagatine hayran kalmış.Bence sizde dinlemeyi denemelisiniz.