Mandırafilozofu
Çaylak
- Mesajlar
- 30
- Tepki puanı
- 58
- Düşünce
- Deist
Tanrı bizi hiçbir şeyi bilemeyeceğimiz, bilsek bile emin olamayacağımız bir dünyaya çıplak bir şekilde gönderdi. Bu dünyada edindiğimiz bilgilerin hepsini duyu organlarımız sayesinde ediniyoruz.
İnsanlık bu sorularla yüzleşirken tarihte biri çıkıyor ortaya ve: "ben peygamberim, peygamber olduğuma inanan cennete inanmayan cehenneme gidecek" diyor. İnsanın aklına şu soru geliyor: peygamber olduğunu iddia eden bir adama inanan insan, bu adama inanmayan insandan neden üstün olsun? Şöyle düşünün: Bir insan çıkıyor ve diyor ki bu dünyanın etrafında kimsenin göremeyeceği bir çaydanlık dönüyor. Bu doğruluğu da yanlışlığı da ispat edilemeyen görüşe inananlar inanmayanlardan neden üstün olsun? İnananlar sonsuz cennet gibi büyük bir ödülü hakedecek ne yapıyorlar? İnanmayanlar sonsuz cehennemi hakedecek kadar hangi büyük suçu işliyorlar? Peygamberlerin iddiası da aynen böyle. Doğruluğundan veya yanlışlığından emin olamayacağımız bir iddia. İnsanlar doğruluğuna kanıt olarak mucizeleri gösterirler fakat mucizeler geçici kanıtlardır. Geçmişte olan mucizeler hikaye, gelecekte olacaklar hayaldir. Mucize sadece şimdiki zaman için vardır. Geçmiste olan bir mucizenin varlığından nasıl emin olabiliriz? O zamana mucize gönderen Tanrı günümüz dünyasına neden göndermiyor? Mucizeler kanıt olamaz o halde. Konumuza dönecek olursak peygamberlerin iddiaları doğruluğu da yanlışlığı da kanıtlanamayacak iddialardır. Tanrı bizden neden bu iddiaların yalan olabileceğini göz ardı edip bu iddialara inanmamızı istiyor? İnanmak bize ne kazandıracak, Tanrı'ya ne kazandıracak? Tanrı neden bizi bir insana inanıp inanmamakla sınıyor ki? Ben daha kendi görüşlerimin bile doğruluğundan emin olamayacakken başka bir insanın görüşlerine nasıl inanayım?
- Duyu organlarımız bizi yanıltıyor olabilir. Duyu organlarımızın doğru bir referans olduğundan emin olamayız.
- Hem duyu organlarımızdan emin olsak bile duyu organlarımızla edinebileceğimiz bilgiler gerçekten çok kısıtlı. Bir defa bu bilgiler evrenimizi aşamaz ve aynı zamanda evrenimiz hakkındaki bilgilerin bile tümüne ulaşmamız çok zor. Dostoyevski'nin de dediği gibi sadece üç boyutlu düşünme yetisine sahip bir akıl ile Tanrı hakkında herhangi bir bilgiye ulaşmak pek mümkün görünmüyor.
İnsanlık bu sorularla yüzleşirken tarihte biri çıkıyor ortaya ve: "ben peygamberim, peygamber olduğuma inanan cennete inanmayan cehenneme gidecek" diyor. İnsanın aklına şu soru geliyor: peygamber olduğunu iddia eden bir adama inanan insan, bu adama inanmayan insandan neden üstün olsun? Şöyle düşünün: Bir insan çıkıyor ve diyor ki bu dünyanın etrafında kimsenin göremeyeceği bir çaydanlık dönüyor. Bu doğruluğu da yanlışlığı da ispat edilemeyen görüşe inananlar inanmayanlardan neden üstün olsun? İnananlar sonsuz cennet gibi büyük bir ödülü hakedecek ne yapıyorlar? İnanmayanlar sonsuz cehennemi hakedecek kadar hangi büyük suçu işliyorlar? Peygamberlerin iddiası da aynen böyle. Doğruluğundan veya yanlışlığından emin olamayacağımız bir iddia. İnsanlar doğruluğuna kanıt olarak mucizeleri gösterirler fakat mucizeler geçici kanıtlardır. Geçmişte olan mucizeler hikaye, gelecekte olacaklar hayaldir. Mucize sadece şimdiki zaman için vardır. Geçmiste olan bir mucizenin varlığından nasıl emin olabiliriz? O zamana mucize gönderen Tanrı günümüz dünyasına neden göndermiyor? Mucizeler kanıt olamaz o halde. Konumuza dönecek olursak peygamberlerin iddiaları doğruluğu da yanlışlığı da kanıtlanamayacak iddialardır. Tanrı bizden neden bu iddiaların yalan olabileceğini göz ardı edip bu iddialara inanmamızı istiyor? İnanmak bize ne kazandıracak, Tanrı'ya ne kazandıracak? Tanrı neden bizi bir insana inanıp inanmamakla sınıyor ki? Ben daha kendi görüşlerimin bile doğruluğundan emin olamayacakken başka bir insanın görüşlerine nasıl inanayım?