
Unvana sahip kişilere karşı bakışımız hep şu mu olmalıdır? Bu kişi bilir ne de olsa profesör, ilahiyatçı, kurumsal şirketin müdürü vs. İsimlerinin önünde bulunan bir kaç takının onları zeki yaptığını mı düşündürür bize yoksa unvan olayı şöyle midir bizim düşüncemize göre; Benimle aynı fikirde ise zeki değil ise yalandan profesör mü deriz?
Bir kişi ilahiyatta profesör olabilir ama verdiği bilgiler bir zehir gibi olabilir o bilgiyi kalbine indiren kalbini zehirlenmesine vesile olabilir o yüzden diğer makale gelecek bilgileri düşünmek bir süzgeçten geçirmekten bahsetmiştik. Ne var ki ülkemiz din kültürü ve ahlak bilgisi dersinde sadece Allah'ın dinini anlatmakta ki şükür buna artık kolayca erişebiliyoruz bir kişi namazı, orucu, zekatı gibi ibadetleri yapmayı bilmese bile kolay erişebiliyor Allah'ın izniyle. Şimdi, bir çocuk neden bunları yapmalıyız? Sorusu sorduğunda fen ve felsefe zamanı olan şu zamanda kalbini tatmin edecek cevaplar bulamayabiliyor ve bir kaç soru vesilesi ile dinden çıkmaya doğru gidebiliyor.
Şimdi diğer kişilere gelelim bir kaç bilim insanı unvanı da varsa onların fikirleri saçma, boş, absürt bile olsa o bilgiler bazı kişiler için -büyük çoğunluk- alkışlanmasına vesile olabiliyor. O kişinin evinde bir odayı kütüphane olarak gördüğümüzde bakışımızda tamamen değişiyor bu adam biliyor! Diyoruz ta ki o bilgi bizim istediğimiz bilgi olup olmayana kadar. Mesela bu evrenin bir başlangıcı var ve yoktan var oldu yani bir irade var dediğimiz de hemen bir teori geldiğinde ve fantezi olduğu belli olsa bile itiraz/inkar edecek kişi o fantezi bilgiyi alır ve bir argümanmış gibi sunabilir. Olamayacağına deliller gelse bu sefer farklı bir fantezi argüman seçebilir. Artık o profesör onun gözünde bilen biridir ama mesela bu kainat yoktan var olmuştur diye unvanı olan biri söylese ve bu bilgi kişiye ters ise o profesör onun gözünde yobaz, cahil, bilmez olabiliyor.
Özetle akıl süzgecinden geçen bilgilerden sonra süzgeçte takılı kalan bilgilere verilecek cevaplar nefsi cevaplar değil gerçekten akıl ve mantık olarak cevap veren kişilerdir bu arada profesörlerden değil sadece yeri gelir bir çoban vesilesi ile o bilgiyi de alabiliriz çünkü biz bir şey bilmiyoruz. "Ben bilenim" dersek ecelin geleceği saati bilmiyoruz bir kalbini tekletir Allah veya farklı bir vesile yaratır ve canını alır. O yüzden şu geçici dünyada nefsi cevaplara değil hakikat cevaplarını aramaya çalışalım bu müslümanlar içinde geçerli ilahiyatçı bir şey biliyor değil daha çok önce okuyup/dinleyip sonra genele vurup, süzgeçten geçirip sonra kalbe alınmalıdır.