Bak işte bunda çok haklısın. Bu durum Kuran tercümesi yapmakta zorlayıcı bir durum. Yani örneğin bekke ne yahu? Bu tür ne olduğu tartışmalı sözcükleri tamam tercüme etmeden bırakmayı düşünüyorum da, fakat buna bir parantez içi yıldız koyup dipnotta ne olabileceği hakkında bir şeyler yazmak gerekiyor. Bu yani öyle yüksek bir şey olduğu için değil, ordan burdan nerden (ç)alındığı belli olmayan katma karma bir şey olduğu için zorluk var. Süryaniceden almış İbraniceden almış Aramiceden almış, almış da almış.
Bunun kökenleri bir sürü apokrif yazmalar. Çok katma karma bir şey, şimdi bir anlatım bütünlüğü olur da lafın gelişinden gidişini anlarsın. Bunda anlam bütünlüğü, anlatım akışı yok ki? Bir şeyden bahsederken zart! Başka bir şeyden bahsediyor.
Öyle kolay da bir iş değil yani. Ortadoğu dillerinde uzman birinin yazması lazım. Benimki keçinin Abdurrahman Çelebi olması misali. Bana düşmez bu da, ama yok işte bu işi yapan. Bir tane ne yazıyorsa o motamot tercüme yok! Olmayınca iş başa düşüyor.
Şimdi örneğin Yaşar Nuri hoca tarık; geceleyin ansızın gelen ve tokmak gibi vuran demek diyor. Şimdi bunu demesi komik kaçıyor, bu ne lan böyle parodi gibi komedi gibi diyorsun. Ama adamın bir bildiği olmadan bunu yazmaz. Fakat işte bunlara çok da girilirse saçmalaşıyor. Yani var ya bunu tercüme etmek pösteki saymaktan farksız. Bir deli lazım bu işle uğraşacak.
Şu dediğim çok önemli, bir daha diyorum: Bu şeyde bir konu akışı, anlatım bütünlüğü olsa tercüme su gibi akar. Ama yok bunda. Daldan dala atlayan maymun neyse bu da o! Lan şimdi bunu nerden çıkardı diyorsun. Bir şey anlatırken alakasız saçma sapan bir yere atlıyor. Anlatım akışı ve bütünlüğü olsa, lebin gelişinden leblebiyi zaten anlarsın da, bunda o yok! Anlatabildim mi sıkıntımı bilmiyorum.